17 Kasım 2016 Perşembe

İstanbul kıyılarında kentleşme

Son yıllarda inşaat sektöründeki yükseliş herkesin dikkatini çekiyordur özellikle ormanları yok ederek ve kıyıları işgal ederek gelişen inşaat sektörü örneğin Küçükçekmece de yapılan 'Blue Lake' projesi, 5 yıl önce yapımına başlanan proje sahile sadece 85 metre uzaklığa 15 katlı 10 bloktan oluşan rezidansların yapılması üstelik bu yakınlığa rağmen 'ÇED' raporunun istenmemesi hayli düşündürücü normalde proje ve hizmet alanı olarak görülen araziye yalnızca sosyal kültürel tesisler yapımına izin veriliyor ancak 38 bin metrekarelik arazi tamamen kamudan koparılıp konut yapılması hangi kanuna göre yapıldığı merak konusu
                               5 yıl önceki küçükçekmece sahili.
 Fotoğrafın sağ kısmında bulunan yeşil kısım daha öncesinde sahile girişin yapıldığı dinlenme yeri ve çiftçilik faaliyetlerinin yapıldığı alan, şimdi ise şu şekilde gözükmekte;

                               Bugünkü sahil

Ataköy Seapearl
Bu konutlara bir örnekte Ataköy e yapılan lüks oteller ve konutlar en çok ses getireni ise Ataköy Seapearl adlı proje 2013 yılında başlanan inşaat hakkında çok sayıda dava açılıp kapanan mühürlenip tekrar çalışmaya başlayan ama ısrarla devam den proje 127.600 metrekare alanı işgal etmekte yüksekliği ise tam 76 metre

Bu da o proje üstelik üstlenici firma 'Kuzu Grup'un internet sayfasında; yalnıza deniz manzarasını değil denizle iç içe yaşam fırsatı sunduğunu ve Türkiye'nin ilk denize sıfır premium olduklarını göğüslerini gererek söylüyorlar. Yani bu 'Kıyı kanununun uygulamasına dair yönetmelik'in 3830 sayılı kanunun 4.maddesince yasak ancak nasıl oluyor da bu kadar dava sonuçsuz kalıp bu çevre katliamına göz yumuluyor. 
Ayrıca İstanbul 1 numaralı kültür varlıklarını koruma bölge kurulunca tescilli 'Baruthane' yapılarının da içinde bulunduğu alana 27 bin metrekarelik 'Blumar' projesinin de yapımına hızla devam ediliyor yani, talan doğa, tarih demeden devam ediyor. Bu hızla gidilirse İstanbul da  kalan son yeşil alan olacak mezarlıkların da üzerinde gökdelenler yükselmeye başlanacak.

Hipokrat aşkına



Dedikleri gibi insanın başına ne geleceği belli olmaz aynı şey hayvanlar içinde geçerli tabi; örneğin geçtiğimiz günlerde Küçükçekmece de bir hastanede meydana gelen bir olay, bir kedi hastanenin içerisine girmek isterken hastanenin döner kapısında sıkışıyor ve solunumu duruyor
bu anda acil serviste görevli doktor Halil  Akyürek ve çevredekiler hemen hastanın yardımına koşuyor ve Akyürek kediyi kalp masajıyla yaşama döndürüyor. Daha sonra yaşadıklarını anlatan Halil Akyürek: Dışarıda bir gürültü duyduğunu baktığı zaman kedinin kapının arasına sıkıştığını görmüş. Boynu tamamen sıkışan kediyi dikkatlice çıkararak kalp masajı yapmaya başladığını söyledi.
Daha sonra kediyi veterinere götüren doktor kedinin bakımını da üstleniyor. İnsan hayvan demeden her canlının yardımına koşan doktor Halil Akyürek hem insanlara hemde diğer hekimlere örnek oluyor. Üstelik zorunda olmadan kedinin bakımını üstlenmesi de hayvan sevgisinin göstergesi olsa gerek kediye mucize ismini veren doktor şimdi mucizeyle beraber yaşamaya başlamış
 Kahraman doktor Halil Akyürek e ve mucize ye mutluluklar diliyorum.